Kooperatif genel kurulunda alınan kararlardan birinin veya bir kısmını veyahut da tamamını beğenmeyen, uygun görmeyen ortaklar, bu kararların iptali için adli yargıda bozma davası açabilirler.
Kooperatif genel kurulunda alınan kararların iptal edilebilmeleri için, kanuna, anasözleşme hükümlerine ve iyi niyet esaslarına aykırı olmaları gerekmektedir (Koop. K. m. 53/1).
Genel kurul kararlarının iptali için açılan davaya iptal yada bozma davası denilmektedir. “İptal” terimi Türk Ticaret Kanunu m. 381‟de kullanılmakta, “bozma” terimi ise, Kooperatifler Kanunu m. 53‟de kullanılmaktadır. Her iki terim de aynı anlamı taşımaktadır.
Kooperatifler Kanunu “bozma” tabirini kullanmış olduğundan biz de bundan böyle “bozma” tabirini kullanacağız.
Yukarıda açıklandığı üzere, genel kurul kararların bozulmasına karar verilmesi için gerekli şartları kısaca ve madde halinde sıralamak gerekirse:
· Ana sözleşmeye aykırı olmalıdır. Veya
· M.K. m. 2 de yer alan iyiniyet kurallarına aykırı olmalıdır.
Bu üç şarttan birinin bulunması halinde alınan genel kurul kararları yargı organları tarafından bozulabilecektir.
I. Bozma Davasının Tarafları
A. Davalı
Davada tüzel kişiliği kural olarak yönetim kurulu temsil eder.
Bozma davası yönetim kurulu üyelerinden biri veya bir kısmı tarafından açılmış ise, diğer üyelerin temsil yetkisi var ise kooperatif tüzel kişiliği bunlar tarafından temsil edilir. Temsil yetkileri bulunmuyor ise, kooperatifi denetçiler temsil eder.
Davanın yönetim kurulu tarafından açılması halinde davada, kooperatif tüzel kişiliği yine denetçiler tarafından temsil olunur.
Yönetim kurulu ile birlikte denetçilerin de davacı olması halinde kooperatif, mahkemece tayin edilecek kayyım tarafından temsil edilir.
Fesih halinde ise, fesih kararı bozuluncaya kadar kooperatif tüzel kişiliğini tasfiye memuru temsil eder.
B. Davacı
1. Ortaklar
a. Toplantıda Hazır Bulunan Ortaklar
Toplantıda hazır bulunarak karara karşı aleyhte oy kullanan ve muhalefetlerini toplantı tutanağına yazdıran ortaklar bu kararın iptali için bozma davası açabilirler (Koop. K. m. 53)
Ortak, toplantıya katıldığı halde aleyhte oy kullanmamış ise, ya da aleyhte oy kullanmasına rağmen keyfiyeti tutanağa geçirtmemiş ise bozma davası açamaz.
Muhalefetin genel kurul toplantısına geçirilmesini sağlamak için kurul başkanlığından söz almak suretiyle sözlü olarak ya da kurul başkanlığına hitaben yazılı olarak ve altı imzalanmış şekilde beyanda bulunulur. Bu beyan bakanlık temsilcisi ve kurul başkanlığı tarafından toplantı tutanağına geçirilmek zorundadır171.
Genel kurulda oy kullanmasına haksız olarak izin verilmeyen ortaklar da alınan karar aleyhine bozma davası açabilirler (Koop. K. m. 53)
Oylamaya katılamayacak ortakları yukarıda belirtmiş idik172. Oylamaya katılma hakkı olduğu halde, haksız olarak oy kullandırılmayan ortaklar, kurul başkanlığına sözlü veya yazılı şekilde başvurarak durumu bildirirler. Bakanlık temsilcisi gözetiminde, kurul başkanlığı bu keyfiyeti de tutanağa geçirir.
Doğrusu bu halin varlığının bakanlık temsilcisi veya kurul başkanlığınca tespiti halinde oylamanın tekrarlanması gerekir.
Oyun kullanılması bizzat kurul başkanlığınca engellenmiş veya bu husus kendilerine bildirildiği halde keyfiyet tutanağa geçirilmemiş ise ne olacaktır?
Bu halde, bakanlık temsilcisi ile kurul başkanlığının hukuki ve cezai sorumluluğu ortaya çıkacak ve açılacak bozma davasında bu durumun varlığının tanık delili ile kanıtlanması yeterli olacaktır.
Toplantıya çağrının usulü dairesinde yapılmadığını veyahut gündemin gereği gibi ilan veya tebliğ edilmediğini iddia eden ortaklar da bozma davası açabilirler. Yargıtay‟ın yerleşik içtihatları uyarınca, genel kurul kararlarının sırf usulsüz çağrı nedeniyle bozulmayacağını açıklamıştık173. Bu nedene dayalı olarak açılacak bozma davalarında davacı ortak açısından toplantıya katılarak aleyhte oy kullanma ve keyfiyeti tutanağa geçirtme şartı aranmamaktadır.
Ayrıca, genel Kurul toplantısına katılmaya yetkili olmayan kimselerin karara katılmış bulunduklarını iddia eden pay sahipleri de bozma davası açabilirler. Toplantıya ve oylamaya katılma hakkı bulunmayan kimselerin toplantıya veya oylamaya katılmış olmaları halinde, bu şekilde alınan kararların bozulması gerekecektir174. Ancak, haksız olarak kullanılan oyların
kararın alınmasında etkili olmadıkları, yani bu oylar olmasa dahi kararın geçerli oylarla alınabileceği ispat edildiği takdirde açılan dava reddedilecektir175.
b. Toplantıda Hazır Bulunmayan Ortaklar
Genel kurulda alınan kararların mutlak butlanla geçersiz oldukları durumlarda tespit davasının yeterli olduğu ve bu davanın Kooperatifler Kanunu m. 53 deki hak düşürücü süre şartına bağlı olmadığını belirtmiş idik178. Ancak alınan kararların bozulabilir nitelikle (nispi butlan) olması halinde, tespit davası değil bozma davası açmak gerekeceğinden, kanımızca, bir aylık sürenin başlangıcını öğrenme tarihi olarak kabul etmek daha doğru olacaktır. Eğer, genel kurul kararları ya da kararlar gereği ortakların yükümlülüklerini içerir yazı, toplantıda hazır bulunmayan ortaklara kendilerinin kooperatif kayıtlarına göre bildirdikleri adreslerine iadeli taahhütlü olarak gönderilmiş ise bir aylık süreyi bu gönderinin ortaklara tebliğinden itibaren başlatmak doğru olacaktır.
Aksi halde, kötü niyetle toplantıya çağrılmayan ve toplantıya katılma ve oy kullanma hakkı engellenen ortakların haberdar olmadıkları toplantıda alınan kararlara katlanma yükümlülüğü sağlanmış olmaktadır. Ki bu durum kooperatifin özündeki demokrasi anlayışı ile bağdaşmaz.
2. Yönetim Kurulu, Yönetim Kurulu Üyelerinin Ve Denetçilerin Her Biri
Genel kurul kararların yerine getirilmesi Yönetim Kurulu üyeleri ile denetçilerin şahsi sorumluluklarını mucip olduğu takdirde bunların her biri bu sıfatları gereğince ayrı ayrı bozma davası açabilirler.
Böylelikle, yasada, yönetim kurulu üyeleri ile denetçilerin her birinin bu sıfatları nedeniyle179 tek başına dava açabilmeleri, alınan kararların şahsi sorumluluklarını gerektirmesi şartına bağlanmış bulunmaktadır180.
II. Hak Düşürücü Süre
TTK. da Anonim şirketlerde genel kurul kararlarının iptali için belirlenen sürenin başlangıcı ile Kooperatifler Kanununda genel kurul kararları aleyhine bozma davası açmak için belirlenen sürenin başlangıcı farklılık göstermektedir. Anonim şirketlerde, iptal davasının süresi karar tarihinde başlamakta (TTK. m. 381/1), kooperatif genel kurul kararlarının iptali için gerekli süre toplantıyı kovalayan günden itibaren başlamaktadır (Koop. K. m. 53/1).
Oysa Yargıtay sürenin hesabını toplantı tarihinden itibaren kabul etmektedir ki, kanımızca isabetsizdir181.
Genel kurul toplantısının bir günden fazla sürmesi halinde sürenin başlangıcı toplantının sona erdiği güne göre belirlenir.
Tatil günleri süreye dâhildir. Ancak, sürenin bitimi resmi tatil gününe rastlarsa, süre, takip eden ilk işgünü mesai bitiminde sona erer (HUMK. m. 162)
Sürenin son gününün adli tatile rastlaması halinde, HUMK. m. 177 de belirlenen adli tatili takip eden 7 günlük ek süre burada uygulanmaz. Bozma davaları basit yargılama usulüne tabidir (Koop. K. m. 99). Bu nedenle bu usulde adli tatil içerisinde de dava açılabilir (HUMK. m. 507, 176/1, b.11)182.
Bir aylık süre içerisinde birden fazla ve ayrı ayrı davaların açılabileceği düşünülerek, bir aylık sürenin bitmesinden önce duruşmaya başlanamayacağı kurala bağlanmıştır. Birden fazla dava açılmış ise, bu davalar ayrı mahkemelerde olsalar bile birleştirilerek görülür (Koop. K. m. 53/4)183
Bir aylık süreyi belirleyen genel kuralın tek istisnası, ortağın kooperatif üyeliğinden çıkarılmasına ilişkin kararlara karşı açılacak bozma davalarında karşımıza çıkmaktadır. Yönetim kurulunun almış olduğu çıkarma kararına İtiraz üzerine genel kurulca verilecek karara karşı itiraz davası hakkı üç aylık süreye tabidir184.
Kanunda belirlenen genel kural olan1 aylık ve istisna olan 3 aylık süreler hak düşürücü sürelerdir. Davada taraflarca her zaman ileri sürülebileceği gibi, taraflarca ileri sürülmese bile, hâkim tarafından resen göz önünde bulundurulması gerekir.
Kooperatifler kanununun düzenlediği hususlarda açılacak tüm hukuk davalarında görevli mahkeme, tarafların tacir olup olmadıklarına veya parasal görev sınırına bakılmaksızın, ticari davalara bakmakla görevli asliye mahkemesidir (Koop. K. m. 99)186.
Bu halde, yetkili ve görevli mahkeme kooperatif merkezinin bulunduğu yerdeki ticari davalara bakmakla görevli asliye hukuk mahkemesidir. Kooperatif merkezinin bulunduğu yerde Asliye Ticaret mahkemesi var ise dava bu mahkemede, yok ise, Ticaret mahkemesi sıfatıyla Asliye hukuk mahkemesinde görülecektir187.
IV. Yargılama Usulü
Davalı kooperatif uğrayacağı muhtemel zararlarına karşılık teminat isteğini en geç ilk duruşmada, davanın esasına girilmeden önce mahkemeye bildirmelidir (HUMK. m. 98/1). Teminatın niteliği ve miktarı mahkemece belirlenir.
Kanun, yalnızca “davacı” tabirini kullanmış olmakla, teminat açısından, davanın kimler tarafından açıldığının önemi yoktur. Yönetim kurulu, yönetim kurulu üyeleri veya denetçilerden her biri tarafından açılan davalarda, kooperatifi temsil eden organ tarafından teminat gösterilmesi istenebilir.
VI. Hükmün İlanı
İlanda, bozma davasının açıldığı hususu, açıldığı mahkeme ve dosya numarası, davacısı, davanın konusu ve duruşma gün ve saati bildirilir.
İlan edilmemiş olması sonuç açısından önem taşımaz. Ancak yasanın yüklediği görevi yerine getirmeyen yönetim kurulu üyeleri bu eylemleri nedeniyle sorumlu olacaklardır (Koop. K. m. 62/son, 98, TTK. m.336/1, b.5).
VII. Duruşma
Örneğin, 20.05.2009 günü yapılan genel kurul toplantısı kararları aleyhine bozma davası 27.05.2009 günü açılmış ise, ilk duruşma için mahkemece verilebilecek gün 21.06.2009 dan önce olamaz.
Hak düşürücü süre içerisinde birden fazla bozma davası açılmış ise, bu davalar birleştirilerek görülür (Koop. K. m. 53/4)
Yasa koyucu bu düzenleme ile aynı genel kurulda alınan kararlar aleyhine açılabilecek birden fazla bozma davasının ayrı ayrı görülmesini veya farklı kararlar ortaya çıkmasını engellemek istemiştir189.
VIII. Bozma Davasının Etki Ve Sonuçları
A. Alınan Kararlar Üzerindeki Etkisi:
Ancak mahkeme tedbiren, gerek tarafların isteği üzerine ve gerekse re‟sen, yönetim kurulu ile denetçilerin görüşlerini aldıktan sonra dava konusu kararların icrasının durdurulmasına karar verilmesine karar verebilir190 (Koop. K. m. 98, TTK. m. 382).
Mahkemece tedbiren yürürlüğü durdurulan kararlar tescil ve ilana tabi ise, sicil memuru inceleme yetkisini kullanmak sureti ile geçici tescil yapabilir (Koop. K. m. 98, TTK. m. 34/son).
Bozma davasına konu karar gereği 3. kişilerle yapılan işlemler kooperatifi bağlar.
Yine, geri bırakma kararı verilmedikçe, yönetim kurulu seçiminin iptaline yönelik bozma davası devam ederken yönetim kurulu üyeliği dava konusu olan üyenin yaptığı işlemler kooperatif için bağlayıcıdır.
Bozma davasını açan ortağın yargılama devam ettiği sürece ortaklık sıfatını sürdürmesi gerekir. Yargılama sırasında ortağın kooperatif ortaklığından çıkması veya çıkarılması ya da ortaklık hakkını devretmesi halinde aktif husumet ehliyeti ortadan kalkacağından dava bu nedenle reddolunur. Davacının ölmesi halinde ise, ortaklık hakkı mirasçılarına intikal edeceğinden, mirasçıların davayı sürdürme hakları mevcuttur191.
B. Bozulabilir kararların doğrulanması
Ancak dava konusu karar hakkında yeniden karar alınması davanın konusuz kalması sonucunu doğurmaz193. Mahkemece davanın açıldığı tarihteki şartlara göre karar verilir.
C. Bozma hükmü
Bozulan kararın kooperatif açısından yararlı olması veya bozulması halinde kooperatifin zarara uğrayacak olması hususları mahkemece dikkate alınmaz.
Ancak, mahkeme, bozduğu kararın yerine yeni bir karar hükmedemez. Bozma kararı ile bozulan genel kurul kararı yok hale gelir. Mahkeme ilamı yalnızca bu hususu içerir.
İstisnai durum bilançonun tasdikine ilişkin kararların iptaline yönelik davalarda görülür. Bozma davasının konusu bilançonun tasdikine ilişkin ise, mahkemece bilirkişi incelemesi de yaptırılmak suretiyle hazırlanan rapor doğrultusunda bilançonun tasdiki kararı verebilir. Bozma kararı vererek bilançonun tasdik edilmesini hükmedemez.
D. Bozma Kararının Sonuçları
Yani, bozulmasına karar verilen genel kurul kararı geçmişe dönük olarak, alındığı tarihten itibaren ortadan kalkar. Mahkemenin bozma kararı bozucu yenilik doğuran kararlardandır. Böylece, bozulan karar hem geçmişe195, hem de ileriye dönük olarak ortadan kalkar.
Ancak, yargılama esnasında, dava konusu karar uyarınca, iyiniyetli üçüncü kişilerin kooperatifle yaptıkları işlemlerden doğan hakları saklı kalır (Koop. K. m. 98, TTK. m. 321/4).
Bozma kararı tüm ortaklar için hüküm ifade eder (Koop. K. m. 98, TTK. m. 383). Bozma talebinin reddi halinde ise sonuç, yalnızca davanın tarafları açısından hüküm ifade eder (HUMK. m. 237).
E. Tescil ve İlan
Daha önce de belirttiğimiz üzere, bozulan karar tescil ve ilana tabi hususlardan ise, daha önce tescil ve ilan edilen kararın bozulmasına ilişkin karar da aynı şekilde tescil ve ilan edilir (Koop. K. m. 98, TTK. m. 33, 37/3).
açılabilir. Davacının bozma davası açarken maddi bir çıkarının bulunduğunu ispatlaması gerekmez196.
Her hak gibi bozma davası açma hakkı da dürüstlük kuralına uygun şekilde kullanılmalıdır (MK. m. 2/1). Hakkını sırf kooperatif veya diğer kooperatif ortaklarını zarara uğratmak maksadıyle kullanan ortak, hakkın kötüye kullanılması yasağını ihlal ettiği gibi, sadakat yükümlülüğüne de aykırı davranmış olur197 (BK. m. 96). Bozma davası açma hakkının kullanılmasında da bu kural geçerlidir.
Davacının bozma istemi ile kişisel çıkar gütmesi, dava açma hakkının kötüye kullanıldığı anlamına gelmez.
Ancak, kötü niyetle iptal davası açanlar, kooperatifin bu yüzden uğradığı zararlardan doğrudan, davacılar birden fazla ise, müteselsilen sorumlu olurlar (Koop. K. m. 98, TTK. m. 384).
Kötü niyetle dava açanların bu sorumluluğu, bozma davasının mahkemece reddi halinde söz konusu olacaktır. Buradaki kötü niyet, bozmayı gerektirecek sebeplerin olmadığını bildiği halde dava açmak demektir198. Şu halde, dava açanların sorumlu tutulabilmeleri için öncelikle bozma davası reddedilmiş olmalı ve ikinci olarak bu davanın kötü niyetle açıldığı ispatlanmış olmalıdır199. Moroğlu‟na göre, “kötü niyetin ispatı çok zordur. kötü niyetle ya da kusurlu olarak dava açmak, Borçlar Kanunun 41. maddesi ve çoğu kez bu maddenin 2. fıkrası anlamında haksız eylemdir. Böyle bir haksız eyleme karşı ortaklığı, Borçlar Kanunu hükümleriyle korumak mümkün iken, sorumluluk için sadece köyü niyeti (kasdı) öngörerek, bu hükümlerden çok daha dar bir sorumluluk çerçevesi oluşturan 384. madde hükmü ile ortaklığın korunmak istenmesi, bizatihi bu koruma amacına aykırıdır”.200
Davacıların sorumluluğuna gidilerek istenecek zarar, dava nedeniyle kooperatifin uğradığı doğrudan zararlardır. Bozma davasına bakan mahkemece, bu zararın dava açıldıktan sonra davacı tarafından yatırılan teminattan karşılanmasına karar verilebilir (Koop. K. Md. 98, TTK. m. 381/4).
Zararın nitelik ve miktarını davada kooperatifi temsil eden organın ispatlaması gerekir. Uğranılan zararın sorumlulardan tahsil edilmesi isteğine ilişkin dava ayrı bir dava şeklinde açılır. Bozma davası içinde, teminatın davacıya ödenmemesi dışında, davacıların kötü niyetleri nedeniyle sorumlulukları hakkında bir karar verilmez.
Ayrıca, bozma davası nedeniyle ortaklar bireysel olarak zarar görmüşlerse, bu ortaklar da kötü niyetli davacının sorumluluğu uyarınca zararlarını davacılardan talep edebilirler.