- Kanunun emredici hükümlerine,
- kamu düzenine,
- genel ahlak kurallarına ve adaba (BK. m. 19, 20) aykırı kararlar alındıkları andan itibaren geçersizdir. Hiçbir şekilde hüküm ve sonuç doğurmazlar. Bu kararlar ölü doğmuş kararlardır.
(“Kooperatifler Kanununa göre genel kurul, anasözleşme gösterilen şekil ve surette toplantıya çağrılır. Yasanın yollama yaptığı kooperatif anasözleşmesine göre ortakların davetten mutlaka haberdar edilmelerini sağlamak üzere toplantı tarihinden en az 30 tarih önce keyfiyetin ortaklara bildirilmesi gerekmektedir. Bu koşul tam olarak yerine getirilmemişse, ortada kanuna ve anasözleşmeye uygun bir genel kurul çağrısı olmadığı gibi, bu biçimde toplanan bir genel kurulun varlığından da sözedilemez. Gerçekten, yönetim kurulunca toplantıya katılması arzu edilmeyen ve önemli sayıda bir takım ortaklara çağrı yapılmadan toplanan genel kurulda alınan kararların hukuken himaye görmesi doğru değildir. Ortada usulsüz bir çağrı değil yasaya aykırılık söz konusudur. Kanuna ve anasözleşmeye aykırı olarak yapılan çağrı üzerine toplanan genel kurulda alınan tüm kararlar hükümsüz ve geçersizdir. Böyle bir toplantıda alınan kararların yoklukla malül olduğunun tesbitini ise, davetin usulü dairesinde yapılmadığını öne süren her ortak isteyebilir.” (Y.11.HD. 09.02.1998 tarih, E.1997/9820, K.1998/596) Corpus)
Nitekim, Yargıtay bir kararında, “dava davacı üyenin kooperatife aidat borcu bulunmadığının tespitine ilişkin olup, 26.12.1999 tarihli genel kurulda, bedelini ödemek kaydıyla, davacıya tahsis yapılması kararı alınmış ve bu karara karşı bir dava açılmamış ise de, 30.10.1993 tarihli genel kurulda davacı lehine oluşan kazanılmış hakkı bertaraf etmiş olması nedeniyle, bu kararı yoklukla malul saymak gerektiğinin de kabulü gerekir” (Y.11.HD. 14.04.2003, E.2002/11412, K.2003/3663) ÇELİK/LALE, s.616.) şeklinde sonuca varmıştır.
Bu kararların geçersizliği, ilgisi veya hukuki yararı olan herkesçe ileri sürülebilir (MOROĞLU, s.124.). Bu kararlara karşı yargı yoluna gidebilmek için toplantıda hazır bulunup, muhalefet şerhi yazdırmak gerekli değildir.
Genel kuralın istisnası olarak, bu kararlara karşı eda davası şeklinde olan bozma davasının açılmasına da gerek yoktur. Tespit davası açılarak, mahkemeden bu kararların geçersiz olduklarının tespiti istenebilir.
Nitekim, Yargıtay bir kararında, “dava davacı üyenin kooperatife aidat borcu bulunmadığının tespitine ilişkin olup, 26.12.1999 tarihli genel kurulda, bedelini ödemek kaydıyla, davacıya tahsis yapılması kararı alınmış ve bu karara karşı bir dava açılmamış ise de, 30.10.1993 tarihli genel kurulda davacı lehine oluşan kazanılmış hakkı bertaraf etmiş olması nedeniyle, bu kararı yoklukla malul saymak gerektiğinin de kabulü gerekir” (Y.11.HD. 14.04.2003, E.2002/11412, K.2003/3663) ÇELİK/LALE, s.616.) şeklinde sonuca varmıştır.
Bu kararların geçersizliği, ilgisi veya hukuki yararı olan herkesçe ileri sürülebilir (MOROĞLU, s.124.). Bu kararlara karşı yargı yoluna gidebilmek için toplantıda hazır bulunup, muhalefet şerhi yazdırmak gerekli değildir.
Genel kuralın istisnası olarak, bu kararlara karşı eda davası şeklinde olan bozma davasının açılmasına da gerek yoktur. Tespit davası açılarak, mahkemeden bu kararların geçersiz olduklarının tespiti istenebilir.
(“Çekilen kuranın
iptaline ve davacının yeniden çekilecek konut kurasına dahil edilmesine ilişkin
ilamın kesinleşmesi sonucu,
kooperatif genel kurulunun yeniden kura çekilmesine gerek olmadığına dair
1.3.1987 tarih ve iptal konusu
kuradaki konutu kabul etmemesi durumunda ortaklıktan çıkarılmasına ilişkin
5.3.1989 tarihli kararı geçersiz
kararlardır. Bu
nedenle, son genel kurul kararının geçersizliğin tesbit için açılan bu dava hak
düşürücü süreye bağlı değildir.” (Y. 11. HD. 24.09.1991 tarih,
E.1990/422, K.1991/4827) Corpus. “Mahkemece
toplanan kararlara göre, havuz ve sosyal tesis yapılacak alanın park alanı
olduğu, böyle bir alana havuz ve
sosyal tesis yapımının 3194 sayılı yasa uyarınca mümkün olmadığından alınan
genel kurul kararının yoklukla
malul olduğunun tesbiti
talebi uygun görülmüştür.” (Y.11.HD. 07.04.1997 tarih, E.1997/2053, K.1997/2554) ÇEVİK, s. 588.)
Bu kararların geçersizliğinin tespiti için açılacak dava 1 aylık hak düşürücü süreye tabi değildir. İlgililerce her zaman açılabilir.
Bu kararların geçersizliğinin tespiti için açılacak dava 1 aylık hak düşürücü süreye tabi değildir. İlgililerce her zaman açılabilir.
